27 Eylül 2009 Pazar

MERHABA

Sadece MERHABA demek istedim!.. Bunca zamandan sonra!...

25 Şubat 2008 Pazartesi


" Vasat öğretmen anlatır, iyi öğretmen açıklar, usta öğretmen gösterir, büyük öğretmen ilham verir!"
Arthur Ward'ın bu söylemini, geçenlerde bir öğrencim büyük bir coşku ile getirdi bana!.. Ve heyecanla "size, sizi anlatmaya çalışsam işte bunları söylerdim! Siz bana ilham veriyorsunuz!" dedi.
Sanıyorum yaşamımda en mutlu olduğum anlardan biriydi. Duygulandım, ağladım, içim titredi, ne diyeceğimi bilemedim. Kuru bir teşekkür karşılayamazdı asla, sözcükler yetmezdi asla! Ama aynı zamanda öylesine bir sorumluluk da yüklüyordu ki bu sözcükler...
Yoğunluktan ihmal ettiklerim geldi aklıma. Silkelendim! Yaşamın bana sunmuş olduğu bu güzellikleri paylaşacağım bu köşeyi çok uzun süredir ihmal etmişliğim yüreğimi sıkıştırdı.
Mümkün olduğunca burada olacağım! Bana yüreklerini, sevgilerini böylesine coşkuyla sunan sevgili öğrencilerimi tek tek tanıtacağım. Herbirini çok seviyorum, çok sayıyorum.
Yakında görüşmek üzere!
Sevgiyle kalın!...

14 Kasım 2007 Çarşamba

SAĞLIK

Sağlık nedenleriyle bayağı uzun bir süre verdim! Affola! Ama galiba toparlanıyorum! Ama galiba bütün kudretimle burada olnaya devam edeceğim!

14 Ekim 2007 Pazar

BAYRAM!


Bayram da nasıl bir bayram! Kimi babalar bayramda çocuğuna böyle sarılırken, kimi babalar kızlarını gelin edip sarılacaklar!
Efendim, Çankaya'ya çıkamadığı için iki kez ertelenen kızı Kübra'nın düğününü bu kez erteleyebilecek çok önemli bir neden (!) bulamadığı için bayramda kızının düğününü gerçekleştirecek bu devletin Cumhurbaşkanı! Kızına sarılacak!
Söylenebilecek, yazılabilecek tek sözcük yok!
Çok üzgünüm!
Sevgiyle!...

25 Eylül 2007 Salı

TOPLU CİNNET

Geçenlerde Ayn Rand'ın "İhtiyacımız Olan Felsefe" adlı kitabı geçti elime. Plato yayınevinden çıkmış. Plato ismini, ben Sinan Çetin'in İstanbul'daki yapım şirketinin adı olarak bilirdim. Sonradan öğrendim ki, Sinan Çetin sadece Ayn Rand'ın kitaplarını yayınlamak için aynı adla bir yayınevi kurmuş.

Objektivizm ( daha çok bilinen ismiyle Rasyonel Egoizm ) içerikli felsefenin birim taşlarını anlatıyor kitap. Oldukça ilginç!...

Ayn Rand, kendi felsefesini şöyle özetliyor;

1) METAFİZİK; Nesnel Gerçekçilik

2) EPİSTEMOLOJİ; Akıl

3) ETİK; Kendi çıkarını düşünme

4) POLİTİKA; Kapitalizm.

Maddelerin açıklaması özetle şöyle;

1) Metafizik; Nesnel gerçekçilik; Kontrol edilecek doğanın kurallarına uymak zorundasın yoksa sadece istemekle bir şey olmaz.

2) Epistemoloji; Akıl; Bir kekin yoksa onu yiyemezsin.

3) Etik; Kendi çıkarını koruma; İnsanın kendisi için amaçları vardır.

4) Politika; Kapitalizm; Bana ya özgürlüğümü ya da ölümü verirsin.

Ayn Rand, bu maddeler ile ilgili, verdiği bir röportajda ise şöyle bir ayrıntıya giriyor;

" Benim felsefem objektivizm şunları açıklar;


1) Gerçeklik nesnel bir mutlaklıktır. Gerçek gerçektir ve insanın umutlarından, hislerinden, korku ve isteklerinden bağımsızdır.


2) Akıl, insanın algıladığı materyallerin tanımlanması ve bütünleştirilmesi becerisidir ve insanın gerçekliği algılayabilmesi için tek aracı, bilgi kaynağı, hareketlerinin rehberi ve hayatta kalma vasıtasıdır.


3) İnsanın kendi için amaçları olması diğer insanların amaçlarını yok etmek anlamına gelmez. İnsan kendisi için yaşarken ne kendisini feda etmelidir ne de başkasının kendisini feda etmesini istemelidir. Onun kendi menfaatini ve mutluluğunu araması onun hayatının en yüksek ahlaki olgusudur.


4) İdeal politik-ekonomik sistem özgür kapitalizmdir. Kapitalizm insanların kurban ya da cellat olmadan, köle ya da efendi olmadan tüccar olarak ortak faydaları için gönüllü mübadele yoluna gittikleri bir sistemdir. Kapitalizm herhangi birinin zorla, güç kullanarak diğerlerinin ürettiği değeri elde edemeyeceği, hatta güç kullanmaya teşebbüs bile edemeyeceği tek sistemdir. Devlet ise sadece insan haklarını koruyan bir polistir ve fiziksel gücünü bir karşılık olarak ve sadece suçlular ve düşmanlar gibi güç kullananlara karşı kullanır. Şu ana kadar tarih boyunca hiç rastlanmasa da pür kapitalist bir sistemde devlet ve ekonomi birbirinden tamamen ayrılmalıdır ve bu ayrılık kilise devlet ayrılığıyla aynı şekilde ve aynı sebeplerden dolayı yapılmalıdır."








Ayn Rand Hanımefendinin oluşturduğu bu dört maddelik sistem, matematik olarak kendi içinde asla falsoya izin vermeden kurulmuş, çok dikkatli tasarlanmış ve kendi içinde de tutarlılık taşıyan bir sistem.

Şimdi Ayn Rand'ın bu sisteminden sözetmemin asıl nedeni, son günlerde hem iş ilişkilerim hem de özel ilişkilerimde karşılaştığım insanların davranış, konuşma, düşünme, savunma biçimleri üzerinde kafa yormam. İnsanların ( aslına bakarsanız çoğu da Ayn Rand'ın bu dört maddede özetlediği içeriği cümle cümle protesto edebilecek dünya görüşüne (!) sahip oldukları aldatmacası ile ahkam keseceklerdir) bu sisteme çok yakın bir temel egoizmle, ama doğru olmayan, çarpık bir söylem biçimiyle kendilerini, doğru, dürüst, kişilikli ve sağlam duruşları olduğu gibi savunma biçimlerini, karşıdan bakınca bile çok iyi anlaşılabilecek yamuklukta ifade etmeye çalışmaları...

Yaşları 40 larına 50 lerine gelmiş insanların "ergenlik savaşları" nı, sözünü ettiğim yamuklukta izlemek yaralıyor insanı, hem de çok yaralıyor!..

Ülkem; gerek yöneticilerinin, gerek kendini sanatçı veya bilimadamı diye adlandırıp hiçbir"şey" üretmeden ortalıkta dolanıp, aybaşı gelince utanmadan devletin verdiği maaşı hakettiğini sanıp banka atm lerinden maaşını çekenlerin toplu bir cinnet halinde olmaları nedeniyle gerçekten içinden çıkılmaz bir karmaşa yaşıyor şu sıralar!...

Bu "cinnet" insanı dehşete düşürüyor gerçekten!..

Bu dehşetin getirdiği panikle, " çekip gitmek istiyorum buralardan!" dediğimde, " eeee çek git o zaman!" diyebilen insanları kendime arkadaş (!) seçmiş olmamın getirdiği sorumlulukla ( ki yanlış seçimler de sorumluluktur, insanın yaşamında ) kendi muhasebemi yapmaya çalışırken Emerson'un şu ünlü saptaması bana çok yardımcı oldu!..

" Sık ve çok gülmek; zeki insanların saygısını ve çocukların sevgisini, şefkatini kazanmak; dürüst eleştirilerin takdirine layık olmak ve yanlış arkadaşların ihanetlerine katlanabilmek; güzelliği takdir edebilmek; başkalarındaki 'en iyiyi bulabilmek'; sağlıklı bir çocuk, bahçelik bir arazi ya da daha iyi hale getirilmiş bir sosyal durum yoluyla bu dünyayı olduğundan biraz daha iyi bırakarak terk etmek; bir tek yaşamın bile sırf siz yaşadınız diye daha rahat soluk almış olduğunu bilmek... İşte 'başarmış olmak' budur!.."




Sevgiyle...

18 Eylül 2007 Salı

NEYZEN TEVFİK

Sene 1974. Sohbet sofralarından birinde, sevgili babacığım Vedat Bozdoğan'ın davudi sesinden dinleyip, ilk kez tanışmıştım bu şiirle. Neyzen'in, artık fıkralaşmış muhteşem anıları ile sürüp gitmişti sohbet. Bu gün gibi hatırlarım. Sene 2007. Yani 33 yıl sonra, dün gece bir ney taksimi dinletisi eşliğinde, yüreğime soğuk bir kurşun, karnıma bir bıçak saplanmış gibi hissettim, bu şiiri tekrar okuduğumda!..Paylaşmak istedim.






BE HEY DÜRZÜ!..




Ne ararsın tanrı ile aramda?

Sen kimsin ki, orucumu sorarsın?

Hakikaten gözün yoksa haramda

Başı açığa niye türban koyarsın?




Rakı, şarap içiyorsam sana ne

Yoksa sana bir zararım, içerim!

İkimiz de gelsek kıldan köprüye

Ben dürüstsem, sarhoşken de geçerim.



Esir iken mümkün müdür ibadet?

Yatıp kalkıp Atatürk'e dua et...

Senin gibi dürzülerin yüzünden

Dininden de soğuyacak bu millet!




İşgaldeki hali sakın unutma

Atatürk'e dil uzatma sebepsiz

Sen anandan yine çıkardın amma

Baban kimdi bilemezdin şerefsiz!...


NEYZEN TEVFİK




Babacığımın ve üstad Neyzen Tevfik'in ruhu şad olsun!


Sevgiyle...



















17 Eylül 2007 Pazartesi

Bu resimdeki yakışıklı, muzip gülümsemesi ile çapkın bir bakış fırlatan delikanlı, benim yeğenim, aşkım, birtanem; Vedat Ada Bozdoğan.
Bugün, yani 17. Eylül. 2007 de ilköğretim birinci sınıf öğrencisi artık.
Bir eğitmen olduğum için, her yıl olulların açılış tarihi benim için özeldir. Ama bu yıl çok daha özel.
Ülkemdeki eğitim sorunları, öğretmen açıkları, bağış adı altında velilerden toplanan illegal paralar her sene eylül ayında, yeni kayıt zamanı gündeme gelir. Sonra bir daha ki Eylül ayına kadar unutulur gider.
Velilerde bir telaş; ilköğretim kaydı için, hangi okul daha iyi eğitim veriyor, hangisi OKS ye daha iyi hazırlıyor araştırması da bir iki reklama sahip özel okulların her yıl ekmeğine yağ sürer. Çünkü bu konuda yeterince aydınlatılmayan veli, duyduğu bir kaç lakırdıyla, ille de "şu" okula kayıt yaptırmak için ' herşey'i göze alır, almak zorunda bırakılır. Yıllar içerisinde, yaşanmadıkça bilinemeyecek bir süreç için ne kadar yorulup yıprandığını, en önemlisi çocuğunun ne kadar yorulup yıprandığını anlar, ama iş işten geçmiştir.
İşte bu kadar karmaşa içinde, bu gün ilköğretim birinci sınıfına başlayan binlerce güzel 'yavru' içinde bir tanesi de bizim yavrumuz.
Annesi, babası, babaannesi, anneannesi, annededesi ve bendeniz halasında bir telaş, bir sevinç, bir iç titremesi ki sormayın gitsin. Bu arada babadedesini 1999 un Aralık 28 inde kaybettik. Yavrumuz, O' nu hiç tanımadı ama ismini taşımakta. Son derece duyarlı, dugusal, iyi bir okur, sorumlu bir vatandaş, anneme iyi bir sevgili ve eş, ben ve kardeşime iyi bir 'baba' olan, bilim ve sanatsever, iyi bir hatip, bütün zarafeti ile hoş ve yakışıklı bir bahriyeli ve en önemlisi müthiş bir " aşk " adamı olan babam Vedat Bozdoğan' ı, yavrumuz hiç tanıyamadı.
Ama yaşamının ilk yedi yılında ortaya koyduğu duyarlılığı, zekası, zamanından çok önce öğrenip uyguladıkları, küçük yüreğinin olağanüstü sevgi doluluğu, çocuksu yaramazlıklarının ve kaprislerinin arkasında hep taşıdığı hassasiyeti, insanı her daim şaşırtan söylemleri, yaşıtlarına görece dilimizi çok doğru ve çok sözcüklü kullanması, kendini ifade etme biçimlerinin çok renkliliğini, evrenin sonsuzluğunda bir yerlerden O'nu izleyen babadedesi Vedat Bozdoğan'ı da çok gururlandırıyor. Bundan eminim.
Evet, küçük Vedat Ada Bozdoğan! Birtanem!.. Aşkım!..
Sana yaşamının yeni başlayan bu döneminde, yüreğindeki bu duyarlılığa doğru sevgi, beynindeki bütün sorulara doğru yanıtlar verecek, araştırmacı ruhunu coşkuyla destekleyecek, Öğrenme merakının asla 'üst'ünü değil 'alt'ını, kırmızı kalemle ( hem de 'önemli' notu koyarak) çizecek öğrenim yılları diliyorum, bütün kalbimle!..
Bu dilekler yeğenimle özelleşti gibi görünse de, bütün yavrular için aynen geçerli!
Bu gün okula başlayan yavrularımıza en iyi dileklerimle!..

Sevgiyle...