Onsekiz yıldır matematik eğitimi veriyorum. Kendime 'matematik öğretmeni' değil 'matematik eğitmeni' demekten hoşlanıyorum. Çünkü bugüne kadar çok sayıda öğrencimin matematik korkusunun ve önyargısının önüne eğitimci yanımla geçebildim. Böylece çok sayıda matematiksever oluştuğuna inanıyorum. Öğrenim dönemini bitirip artık iş hayatına atılan eski öğrencilerim matematiğe olan ilgilerini kaybetmediler. Hala beni arayıp, kafalarına takılan bir geometri sorusu ile ilgili yardım isterler. Onlarla gurur duyuyorum.
Matematiğin, süper güçlerin bizim gibi üçüncü dünya devletleri üzerindeki soğuk savaş malzemelerinden biri olarak kullanıldığını düşünüyorum. Matematik doğru düşünme biçimi ise , üçüncü dünya devletlerindeki çocukların, gençlerin matematik ile ilgili korkularının beslenmesi, doğru düşünemeyen nesillerin oluşmasına neden olacaktır. Kendisini, evreni, ülkesinin sosyal ve ekonomik durumunu doğru sorgulayamayan nesiller oluştukça da süper güçlerin sözünü ettiğimiz ülkeler üzerindeki yaptırımları ve yatırımları artacaktır. Ki 2007 Türkiye'sinde bunu çok ciddi bir biçimde yaşıyoruz.
Öncelikle eğitim sistemimizdeki matematik dersi işleyiş biçimi kesinlikle değiştirilmelidir. Avrupa ülkelerinde ve A.B.D. de ki matematik dersi uygulamaları, öğrencinin araştırmaya sevkedilerek öğrenmesini sağlayan, genel olarak oyun mantığı ile anlatılan bir yöntem içerirken, ülkemizde; neden, niçin sorularının yanıtını vermektense "ezberlemezseniz yapamazsınız!" söylemini diline pelesenk etmiş yanlış bir sistemin tekelinde sürdürülüyor. Böylece öğrenciler ne yaptığını bilmeden soru çözüyor ya da çözemiyor.Oysaki evren matematiktir. İnsan psikolojisinin çelişkilerini matematikle çözebilirsiniz. İnsanın yaratıcılığını matematik destekler. Müzik matematiktir. Resim matematiktir. Heykel, dans, drama... matematiktir. Matematiği sanattan sanatı matematikten ayıramazsınız.
Bence matematik evrenin şiiridir!
Bu bakış açısını destekleyecek antik yunan dan çok örnek verebileceğim gibi, sanıyorum en iyi ve popüler olan örnek Leonardo da Vinci nin sanatına kattığı matematiksel yaklaşımlardır. Teorik fizik profesörü ve ressam Bülent Atalay ın, Özge Özgür ve Kosta Sarıoğlu tarafından dilimize çevirilen "Matematik ve Mona Lisa" adlı kitabı, Leonardo'nun sözünü ettiğim bu yaklaşımlarını çok duru ve anlaşılır bir üslupla anlattığı için bilim ve sanatla uğraşan herkese şiddetle okumasını tavsiye edebileceğim nefis bir incelemedir. Bülent Hoca'nın yüreğine, bilgisine, emeklerine sağlık...Çok sevgili kardeşim Yunus Emre Bozdoğan devlet tiyatrosu oyuncusu ve rejisörlerinden. Bir dönem bölge tiyatrolarında yöneticilik de yaptı. Tiyatro üzerine akademik eğitimini almadan önce A.Ü. Fen Fakültesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü öğrencisi oldu. Böylelikle matematik üzerine akademik eğitim de almış ve kendine özgü bir bakış açısı yakalamış önemli bir beyin. O'nunla yaptığımız söyleşilerde, oyunculuğu ve rejisini üstlendiği oyunların dramatik kurgusunda matematiksel bakış açısını çok ciddi ve kıvrak bir biçimde kullandığını gözlemleyip, kendini ifade etme şeklinde bile matematiksel mantık taşımasından etkilenmemek mümkün değil. Matematik ve Sanat bileşimindeki en iyi örneklerden biri!..
Oysa ki bir matematikçi veya bir matematiksever ile sohbet daima çok hoştur. Hele bir de bu kişi bir kadeh şarap içtiyse.. Konuşmalarındaki matematik şiirini algılarsınız ve kendinizi bu şiire bırakıverirsiniz. Asla unutmayın, kendinizi bırakıverdiğiniz bu şiir çok emniyetli ve çok doyurucudur!...
Sevgiyle!..